
Sinem'in Keşkesiz Doğum Hikayesi
25/04/2016 04.00am

Okuduğum onlarca doğum hikayesinden sonra şimdi kendi doğum hikayemi yazıyorum…
Kendimi bildim bileli her şeyin doğalını sevdim ve istedim. Bu nedenle doğumum da en doğalından olmalıydı. 3 düşüğün ardından yaşadığımız hayal kırıklıklarına, Deniz bebeğin gelecek olmaya karar vermesi bizi çok mutlu etmişti. Hamileliğim boyunca da kendimi hep doğal doğuma hazırladım. Her gün yürüyüş yapmaya haftada iki kez yoga yapmaya çalıştım.
Doğum için hazırlık Eğitimleri araştırırken sosyal medya aracılığı ile Doğum Psikoloğu Zehra hanım ve Nebahat Ebe’nin düzenlemiş olduğu Doğuma Hazırlık eğitimi karşıma çıktı ve eşimle katılmaya karar verdik. Eğitimler keyifli ve bir o kadarda bilgilendirici idi. Bu süreçte eşimin de yer alması beni doğal doğum için daha da cesaretlendirmiş oldu. Ayrıca Ina May Gaskin’in Doğuma Hazırlık rehberi isimli kitabı da bize doğum için çok güzel bir rehber oldu. Eğitimde anlatılanlarla kitapta anlatılanlar birbiriyle örtüşüyordu ve biz de bu doğrultuda doğumdan önce yapmamız gerekenleri yaptık.
Doğum öncesi isteklerimizi belirledik ve hastaneye giderek doğumhaneyi gördük, hastane ekibi ile tanıştık ve doğumdaki tercihlerimizi aktardık. . (sürekli NST’ye bağlanmamak, hareket etme özgürlüğü; yeme içme özgürlüğü;doğumdan sonra Ten Tene Temas v.b.)
Ve doğumun yaklaştığını anladığım gün 21/04/2016 Perşembe günüydü.. O gün çok az adet sancısına benzeyen bir kasılma hissettim. Ertesi gün sabah yine birkaç dalga hissettim ve evet dedim bugün doğum olabilir. Eşimin işe gitmesini istemedim. Daha sonra yine geçti. Tabi ben bu arada yürüyüşlerime devam ettim. Tabi ben Perşembeden itibaren her gün doktor kontrolüne gitmeye ve NST’ye bağlanmaya gidiyordum. Her şey yolundaydı. Pazar günü doktorumuz klinikte olmadığından bizi doğumu yapacak olduğumuz hastaneye gönderdi. Sabah saat 11.00 gibi hastaneye gittik NST’ye bağladılar ve bana doğumun başladığını söylediler. Ama ben hiçbir şey hissetmiyordum. Bırakın eve gideyim tekrar gelirim dememe rağmen olmadı ve odamıza yerleştik. Ben bu arada Doğum Destekçim (Doula) Zehra hanım’ı arayarak doğumun başladığını haber verdim.
Hastane ekibi yeme içmenin artık yasak olduğunu söylese de biliyordum ki enerjiye ihtiyacım olacaktı. Çantama koyduğum küçük atıştırmalıklarla uzun süre enerjimi koruyabildim. Tabi hastane ekibi bu küçük ayrıntıyı bilmese de olurdu. Doğuma hastane koridorlarında eşim ve doulamla birlikte yürüyüşler ve egzersizler yaparak hazırlandık.
Sanırım dördüncü Dr. Kontrolü sırasında suyum geldi ve dalgaları az da olsa hissetmeye başladım. Süreç yavaş ilerliyordu fakat etrafımdaki herkes çok sabırlıydı.
Hava kararınca odamızı hazırladık, mumlarımızı yaktık ve müziklerimizi açtık. Bu arada koridorlarda yürüyüşler devam etti., her dalgayı sguat hareketi ile karşıladık ve oda da ufak molalar verdik. Bu sürede dalgaların sıklığı arttı.
Bağırma yoktu, korku yoktu, kalabalık yoktu, eşim, ben, doulam ve bir de hastane ekibimiz vardı. Herkes biraz şaşkında olsa doğumumu saygı ve merakla izlediler.
Bu arada yan odaya aynı benim durumumda başka bir gebe geldi. Hastane koridoru gelen akrabalarıyla kalabalıklaştı, bir koşuşturma ve ardı arkası kesilmeyen çığlıklar duymaya başladık ve son olarak dayanamayarak sezaryen olmaya karar verdiğini öğrendik…
Ben doğumumun artık sonuna geldiğimi kustuğum an anladım. Dalgaların süresi giderek kısaldı ve son olarak tekerlekli sandalye yardımıyla doğumhaneye indirildim.
Doğum koltuğuna oturduktan yaklaşık 5 ya da 10 dk sonraydı sanırım, ya 2 ya da 4 ıkınma sonra Deniz kucağımdaydı. Doğum anında bir iletişim bozukluğu sebebi ile önceden ayarlamış olduğumuz yeni doğan uzmanı doğuma gelememişti. Aslında iyi de olmuştu çünkü hiçbir çocuk doktorunu TTT (Ten Tene Temasa) ikna edememiştik. Çocuk doktorunun olmaması Deniz’in hemen kucağıma verilmesini de kolaylaştırdı. Benim için bu çok önemliydi. Hayal gibiydi ve o artık kucağımdaydı.
Biz bebeğimizi “Keşkesiz” bir doğum tecrübesi ile kucağımıza aldık...ve doğum anını başımıza gelen bir felaket gibi anlatmadık….
25.04.2016