
Kızım Tözen ‘in Keşkesiz Doğum Hikayesi
18/09/2016

Kızım Tözen ‘in doğum hikâyesi,
Ben doğuma hazırlandım diyebilirim. Hamile kalmadan folik asitlere, kitaplara ve diyete, hamileliğimin 14. haftasında yoga yapmaya, 16. haftada doğuma ve bebeğe hazırlık eğitimlerine ve son trimesterde yürüyüşlere başladım.
Eğitimlerde öğrendiklerim sayesinde doğuma karşı düşüncelerimi netleştirdim, korkularımdan sıyrıldım ve doğuma hazırlandım.
Yine eğitimlerde öğrendiklerim sayesinde doğumuma sahip çıktım, doktoruma; bebeğimle doğumdan sonra kordonumuzun hemen kesilmemesini, gerekmiyorsa epizyotomi uygulanmaması gibi konuları konuştuk.
Yakınlarımıza; doğum anında bizi yalnız bırakmalarını bize dinlenmek için biraz zaman vermelerini ve sonra ziyaretimize gelmelerini söyledik.
Genel olarak sağlıklı bir gebelik dönemi geçirdim diyebilirim ama hamileliğimin 36 haftasında kızım ters (makat pozisyon) döndü.
Bu bizim için sezaryen demekti. Fakat eğitimlerde öğrendiğimiz yöntemlerle, moka tütsüsü, fil yürüyüşü ve tempolu yürüyüşler yaparak, bir sonraki kontrolde kızımın başının kanalda olduğunu ve normal doğum için hazır olduğunu öğrendik.
Ama daha bitmedi…
39. haftada kızım yine ters dönmeye karar verdi. Şimdi gülüyorum ama gerçekten kötü bir haberdi. Bebeği dıştan nasıl ters döndürürüz diye bile araştırmıştık. Neyse ki ertesi gün ultrasonunda yine başının aşağıda olduğu öğrendik. Doktorum Mustafa Sakallı normal doğumu destekleyen bir doktor olmasaydı, bebeğim 2. kez döndü diye, eminim bizi başka bir doktor sezaryene alırdı.
40+6. günde doğum kasılmalarım gece 23.30 gibi başladı. Yarım saatte bir gelen kasılmaları yatarak ve uyumaya çalışarak karşıladım. 18/09/16 bizim günümüz olacaktı. Sabah 7 gibi 2 saat kadar da uyudum. Arada pilates topuma çıktım, duş yaptım, yürüdüm ve yemek yedim.
Öğleden sonra 15:30 gibi kasılmalarım ve dalgalanmalarımın sıklığı 5 dakikada bir 2 dakika boyunca sürmeye başlamıştı. Bu bizim için hastaneye gitmemiz için işaretti. Hastaneye gittiğimizde 5 cm açılmıştım. Ancak kızımın başı tam olarak kanalda olmadığı için suni sancı takılması gerekti. İlk başta istekli olmasam da doğru olanın bu olduğuna karar verdik. Suni sancı, dalgalanmaları ve kasılmaları şiddetlendirince artık yatarak devam edebildim. Bu süreçte sevgili doulam Zehra bana çok destek oldu çünkü o anda tüm bildiklerinizi unutuyorsunuz. Eşimle birlikte bana mum ışığı yaktılar, güzel kokulu tütsü, müzik ve masajla beni rahatlattılar. Elinizi tutan size ne yapmanız gerektiğini gösteren hatta sizinle birlikte yapan birinin olması tarif edilemez bir güven veriyor. Tabi ki Dila ebemin de desteğini unutmam bana doktorumu aratmadılar.
Dalgalar ve kasılmalar şiddetlendikten sonraki 4 saati çok net hatırlamıyorum. Sadece bedenime, bebeğime ve doğum için seçtiğim ekibe güveniyordum. Ve kendimi doğuma teslim ettim nasıl olsa vücudum ne yapacağını çok iyi biliyordu. Sadece arada bir gözümü açtığımda doulam Zehra ile göz göze nefes alıp verdiğimizi hatırlıyorum.
Artık ıkınmamak için kendimi zor tutuyordum. Suyumun açıldığını, ıkınmamak için kendimi zor tuttuğumu ve bebeğin çıktığını hissettiğimi haykırdığımı hatırlıyorum ve hemen doğumhaneye gittik. Doğum için 2 ıkınma yetti, hatta o en çok korktuğum epizyotomiye (vajinal kesi) bile gerek kalmadı.
20:36 da bebeğimi kucağıma aldım “Anneciğim” değişim hala kulaklarımda eşim başucumda göz yaşlarını tutamıyordu… çok mutlu ve mucizevi bir andı. Doğuma şahit olmak bir mucizeye tanık olmak gibi… Anlatılması ve unutulması çok zor ve özel… Bunların hepsini doğuma hazırlandığım ve Sevgili Zehra’yı tanıdığım için yaşadığımı biliyorum. Sizde çevrenizdekilerin kötü doğum hikayelerine kulaklarınızı tıkayın doğru bilgiyi öğrenin ve gerisini sürece bırakın hepinize keşkesiz doğumlar dilerim.
Ferah Atış Karaismailoğlu